Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Buna gösterdiğim özen beni avutmuyor, ama hiç değilse zihnimi oyalıyor.
Ya gerçekten de yaşamam gerektiği gibi yaşamadıysam, bilinçli seçtiğim yaşamım yanlışsa? Bana sunulan her şeyi heba ettiğimi bilerek ayrılıyorum yaşamdan..
Reklam
Ne bu şimdi? Ne için bütün bunlar? Olacak şey mi! Böylesine anlamsız ve iğrenç olabilir mi hayat? Hayat bu kadar anlamsız ve iğrençse, o zaman niye ölünüyor; hem de acılar çekerek?.. Belki de sürdürdüğüm yaşam, sürdürmem gereken yaşam değildir? Ama Her zaman gerekeni tam gerektiği gibi yapmış benim gibi biri nasıl olur da sürdürmesi gereken yaşamı sürdüremez?
Güzel yaşamanın en iyi anlarını seçip ayırmaya başladı zihninde. Fakat -tuhaftır- bir zamanlar çok güzel bulduğu anıların hiçbiri artık öyle gelmiyordu.
Sonra kendini bıraktı ve çocuklar gibi ağlamaya başladı. Umarsızlığına, korkunç yalnızlığına, insanların acımasızlığına, Tanrı'nın acımasızlığına, Tanrı'nın yokluğuna ağlıyordu.
Sabah ya da akşam, cuma ya da cumartesi hiç fark etmiyordu, öyle ya da böyle, değişen hiçbir şey yoktu hayatında!
Reklam
Bütün o duygularım, düşüncelerimle ben bambaşkayım. Benim ölmem olacak şey değil! Tek kelimeyle korkunç bir şey bu!
Ben yok olduğumda ne olacak? Hiçbir şey! Adım adım yok oluşun kıyısına geldim. Bedenim adeta süzüldü. Gücüm tükendi. Gözlerimde ışık kalmadı. Tam kıyısındayım artık uçurumun.
Yaşam.... ve ölüm! işte o kadar! Yaşıyordum... bir yaşamım vardı, ama şimdi usulca elimden kayıyor ve ben onu tutamıyorum.
Hiç de abartmıyorum! Adam ölmüş, senin haberin yok. Gözlerine bakmadın mı? ışık yok gözlerinde.
Reklam
İnsanların gözünde giderek yükselirken, aynı anda hayat da benden o kadar eksiliyor, ayaklarımın altından çekilip gidiyordu.
Çocukluğunu ne kadar geride bırakıp bugüne ne kadar yaklaşırsa, sevinçleri de o kadar değersizleşip kuşkulu bir hal alıyordu.
Çocuklar gibi ağlamaya başladı. Umarsızlığına, korkunç yalnızlığına, insanların acımasızlığına, Tanrı 'nın acımasızlığına, Tanrı' nın yokluğuna ağlıyordu.
Ölüm arifesinfe yapılan her şey yalandı. Ölümün o müthiş ihtişamını birtakım ziyafetler, perdeler ya da sofraya konulacak mersin balıkları düzeyine indirmeleri ne acıydı!
Ölüm! Evet, ölüm! Hiçbiri bilmiyor, bilmek de istemiyor, acımıyor bile. Vur patlasın çal oynasın! Umurlarında değil, oysa onlar da ölecek. Ne aptalca.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.